Steril Yer Ne Demek? Toplumsal Cinsiyet, Çeşitlilik ve Sosyal Adalet Perspektifinden Bir Bakış
İstanbul’da her gün milyonlarca insan aynı sokaklarda yürür, aynı metroya biner, aynı kafelere uğrar. Fakat o sokaklarda, o metrolarda, o kafelerde herkesin deneyimi aynı değil. Aynı şehirde yaşamak, aynı mekânı paylaşmak demek, bazen herkes için aynı anlamı taşımıyor. Herkes farklı bir bakış açısıyla dünyayı görüyor ve bu bakış açıları, toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet gibi faktörlerden etkileniyor. Bu yazıda, günümüz toplumunun “steril yer” kavramına nasıl yaklaştığını ve bunun toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet açısından ne anlama geldiğini irdeleyeceğim.
Steril Yer Nedir?
“Steril yer” ifadesi, genellikle hijyenin ve temizliğin ön planda olduğu, dışsal tehlikelerden uzak alanları tanımlamak için kullanılır. Ancak, bu kavram, sosyal bağlamda da farklı anlamlar taşıyor. Bir yeri steril yapmak, sadece fiziksel temizlikle sınırlı değildir. Bu, aynı zamanda bir yerin belirli normlara, değer yargılarına ve beklentilere uygun olma durumudur. Yani, steril bir yer, bazen belirli grupların dışlanması ve yalnızca bir tür insanın rahat edebileceği, idealize edilmiş bir alan haline gelebilir.
Toplumsal Cinsiyet Perspektifinden Steril Yer
Bir gün sabah işe gitmek için evden çıktım ve o günden beri aklımda kalan bir sahne var. İstanbul’un en kalabalık bölgelerinden birine yol alırken, metrobüse binmek için bekliyordum. Çevremde farklı yaşlardan, mesleklerden, sosyoekonomik gruplardan insanlar vardı. Bir anda dikkatimi çeken şey, metrobüs duraklarındaki kadınlar oldu. Kadınlar, bir araya gelerek, kalabalığın ortasında sıkıştıkları zamanlar, genellikle bir adım geriye çekilir, kendilerini dışarıdan izlemeye başlarlar. İçsel bir dikkatle birbirlerini gözlemlerken, kendilerini “yerinde” hissetmek istiyorlar.
İçimdeki ses: “Steril bir alan yaratmak, her zaman ne kadar temiz olduğumuzla ilgili değil. Belki de sosyal olarak herkesin yerli yerinde durmasıyla ilgilidir.”
Birçok kadının bu tür kalabalıklarda kendini rahat hissetmemesi, toplumun beklediği “yerinde” olma halini sorgulatıyor. Bir kadının, başı açık ya da kapalı, istediği gibi giyinerek bir mekânda rahatça var olabilmesi, bazen steril bir yerin dışına çıkması demektir. Çünkü toplum, sıkça kadının belirli bir şekilde görünmesini bekler. Bir kadının toplumun kabul ettiği normlara uymaması, bir tür “steril yer”den dışlanma anlamına gelir.
Çeşitlilik ve Sosyal Adalet Açısından Steril Yer
Bir kafede otururken, genç bir adamın ceketini çıkarıp hemen yanı başındaki yaşlı bir kadına vermesi beni etkileyen bir başka sahne oldu. O an, başkalarına karşı duyulan saygı ve yardımseverlik, mekânın steril bir yer olmasının ötesinde bir anlam taşıyordu. Yani, steril bir yer, sadece fiziksel olarak temiz ya da düzenli olmakla kalmaz; aynı zamanda toplumsal cinsiyet, ırk, yaş gibi faktörlerin de dışlanmadığı, herkesin kendini rahatça ifade edebildiği bir ortamdır.
Bunun zıddında, toplumun bir kesiminin kendini kabul ettirebileceği “steril yerler” ise genellikle homojen ve tek tiptir. Kadınların, LGBTİ+ bireylerinin veya engelli bireylerin kendilerini rahat hissettiği yerler, çoğu zaman, diğer grupların varlıklarını sorguladığı alanlar olabilir. Bir yere “steril” demek, bazen kimlikler arasındaki farkları silmek, çeşitliliği yok saymak anlamına gelir. Oysa gerçek sosyal adalet, bu farkların kabul edilip, herkesin rahatça var olabileceği bir alan yaratmakla sağlanabilir.
İçimdeki ses: “Çeşitlilikten kaçmak, aslında steril bir yer arayışıdır. Ama bu, gerçekten sağlıklı bir alan oluşturmak yerine, herkesin kendini saklamasını ve dışarıda bırakılmasını gerektirir.”
Birçoğumuz, metrolarda, parklarda ya da iş yerlerinde “yerimizde” olmanın bir türlü tam anlamıyla rahatlatıcı olmadığını hissediyoruz. Bazen kendimizi, o steril yere dahil edilemeyecek kadar farklı hissediyoruz. Toplumda birçok grubun, yaşadıkları toplumsal cinsiyet ve kimlikleri yüzünden, steril yerlerde bulunduklarında dışlandıklarını, rahatsız olduklarını görebiliyoruz.
Steril Yerlerin Gerçek Anlamı: Dışlananlar, İçeridekiler
İstanbul’un en işlek caddelerinden birinde yürürken, yine gözlerim takıldı. Bir grup gencin arasında, görünüşte dışarıda kalmış bir adam vardı. Yalnızdı ve belki de kendi kimliğiyle, hayatıyla barışmıştı. Ama çevresindeki kalabalık, onun varlığına aldırmıyordu. O da, bu steril dünyada kendini dışlanmış hissediyordu.
İçimdeki ses: “Steril yerler, her zaman herkes için değil. Belirli kurallar, belirli kimlikler… Ama kimliğin ne kadar farklı olursa ol, o yer de herkesin hakkı olmalı.”
Gerçekten, steril yer, kimliğini ve çeşitliliğini yansıtan, herkesin rahatça var olabileceği, dışlanmadığı ve kabul gördüğü bir alan olmalıdır. Bu, sadece fiziksel temizlikle ilgili değil; insanların sosyal olarak kabul edildikleri, kimlikleriyle birlikte var olabildikleri bir ortam yaratmakla mümkündür.
Sonuç: Steril Yerlerin Ötesinde
Steril bir yer, sadece temizliğiyle değil, aynı zamanda bir sosyal alan olarak herkesin kendini rahatça ifade edebildiği bir yer olmalıdır. Toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet bağlamında, steril yerlerin anlamı derinleşiyor. Herkesin kendini güvende ve kabul edilmiş hissettiği, dışlanmadığı ve kimliğini rahatça ortaya koyabildiği alanlar, aslında gerçek steril yerlerdir. Bu, sadece fiziksel bir temizlikten çok daha fazlasıdır. Toplumun her bireyinin hak ettiği saygıyı ve değerleri gördüğü bir dünya, ancak çeşitliliği kucaklayan, herkesin kabul gördüğü steril alanlarda mümkündür.